Nöromarketing diğer adıyla nöro pazarlama ya da neuromarketing artık tüm dünyada küçük büyük çoğu firmanın düşük reklam bütçeleriyle uyguladığı bir pazarlama yöntemidir. Pazarlama ve bilimin buluştuğu ortak nokta olan nöromarketing, satın alma eğilimleri, beynin nasıl çalıştığını ve nasıl karar verdiğini bilimsel olarak açıklamaya çalışan bir kavramdır. Tüketicilerin duygularını analiz ederek, hangi ürünü, markayı, rengi, kokuyu, tadı tercih ettiğini bilimsel olarak açıklamaya çalışan bir sistemdir.
Nöromarketing Nedir?
Nöromarketing, insan beyninden yola çıkıp tüketicilerin bilinçaltını hedef alarak ve tüketicilerin tercihlerinden yararlanarak, satışta tüketiciye satın aldıran nedenleri anlama ve satışları arttırmayı sağlayan bir pazarlama yöntemidir.
Nöromarketing de kokular, renkler ve görsellerin önemi oldukça büyüktür. Çünkü insan zihni yazılardan çok daha hızlı bir şekilde görselleri algılar. Aynı zamanda insan zihninde, yazılardan çok görseller yer eder. Bilimsel olarak da insan zihninin, özellikle de tüketicilerin, bir şeye uzun süre odaklanamayışının bilimsel olarak açıklandığını da göz önüne alırsak, bir ürünü dakikalarca anlatmak yerine ürünle ilgili renkleri, kokuları, tatları kullanmak daha da faydalı olmaktadır.
Nöromarketingde asıl başarı, pazarlamacı tarafından bir kelimenin insan zihninde istenilen şekilde yer ettirilmesidir. Buna örnek olarak Hanımeller bisküvisini verebiliriz. Bu markayı düşündüğümüzde ilk olarak zihnimizde anne canlanıyor. Anne eliyle hazırlanmış olduğunu düşünüyoruz.
Peki İnsan Beyni Nasıl Çalışıyor?
Beyin iki lobdan oluşur. Sol lobumuz doğrusal düşünce merkezi, sağ lobumuz yaratıcı düşünce merkezi olarak çalışır. Ayrıca insan beyni üç önemli kısımdan oluşur.
- Dış beyin; yeni beyin olarak adlandırılır ve rasyonel verileri işler.
- Orta beyin; hisseder ve duyguları işler.
- Eski beyin(Sürüngen beyin); karar verir.
Pazarlama konusunda en çok hitap etmemiz gereken ise eski beyindir. Çünkü eski beyinin ilk amacı hayatta kalmaktır, bencildir ve karar verici konumdadır. Görselleri her zaman yazılara göre daha hızlı algılayıp kaydeder. Ayrıca karar verirken mantık yerine duyguları kullanmayı tercih eder. En hızlı karar vericidir. Örneğin bir ormanda yürürken yerde gördüğü bir dal parçasını yılan sanıp tetiklenir. O anda içinde bulunduğu ortama tehlikeli bir canlıyı kodlar ve görüğümüz şey dal parçası da olsa bunu yılan gibi algılar. Hayatta kalma dürtüsü bu şekilde açıklanabilir.
Nöromarketing de kullanılan birçok araç ve teknik vardır. Örneğin Fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme (fMRI) tekniği ile insan beynindeki belirli bölgelerin, kandaki oksijen oranlarına göre meydana gelen hareketler tespit edilir. Bu yöntemle, memnuniyet ölçme, renklerin çağrışımları, reklamların etkisi, doğru fiyat belirleme, akılda kalıcı manşetler gibi alanlarda fayda sağlanabiliyor. Ayrıca ilgili ürünün fiyatı, ambalajı, boyutu gibi özellikleri belirlenebilir.
Neden Nöromarketing?
Nöromarketingi öne çıkaran bir diğer faktör ise, tüketici görüşü anketlerinin tam doğru cevabı veremiyor olması. Bilimsel araştırmaların açıklamalarına göre bilinçaltının verdiği kararlar %85 oranında. Peki tüketicilerin geri dönüşleriyle anket sonuçları neden birbiriyle uyuşmuyor? Çünkü bilinç tam olarak kontrolümüz altında değil. Bu noktada kendisinin kontrol edemediği bilincin nasıl karar verdiğini de tüketiciler tam olarak cevaplayamıyor. Markalar da bugüne kadar pazarlama konusunda aldıkları kararları tüketicilerin davranışlarına ve anket sonuçlarına göre belirlediler. Ancak Nöromarketing ile anketlerin de yeterince gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Direkt beynin hareketlerini inceleyerek belirlenen pazarlama ve satış stratejileri, nöromarketingi kullanan firmaları bir adım öne taşıyor. Mesela bir ürüne değerinden daha fazla ödeyerek satın alan kişilere bunun nedeni sorulduğunda ‘kaliteli’, ‘sağlıklı’ gibi yanıtlar alıyoruz. Tüketiciler bunun asıl sebebinin sosyal statü ile ilgili olduğunu kabul etmiyorlar. O ürünün değerinden daha yüksek fiyata satın alınmasının mantıklı bir sebebi olmadığını bilseler de, bunun altında yatan asıl sebep duygusaldır ve fMRI bunu gösterebilmektedir.
Nöromarketingle oluşturulan pazarlama stratejilerinde koku, doku, renk, şekil, melodi gibi birçok yöntem kullanılır. Bu yöntemleri dünyada en iyi Coca-Cola’nın başardığını söyleyebiliriz. Bunun dışında süpermarketlerin iştahımızı açıp daha fazla tüketim yapmamız için kullandığı taze ekmek ve yiyecek kokuları, Fast Food restorantlarının hızlı tüketimi sağlamak için kullandıkları hızlı ritimli müzikleri, Vakko’nun her mağazasında kullandığı aynı kokuyu, Facebook’un kullandığı beyaz ve mavi renk gibi yöntemlerin hepsini Nöro Bilim’in pazarlamaya katkıları olarak adlandırabiliriz. Bu yöntemlerin köklü firmalar tarafından kullanılıyor olması bir yana, piyasaya yeni giren firmalarında kullanması, onların da kısa bir süre içinde önemli bir yol kat etmelerini sağlayacaktır.
Bu konuyu araştırıyorum çok ilginç. devamı gelecek mi bu yazıların? İnternette daha fazla kaynak olması lazım
Türkiye’de bu şekilde yapılan işler var mı? ben inanmıyorum bu ülkede böyle şeyleri becerebileceklerine
Şimdi bunun tüm sırları çözülünce insanları çok kolay etkilerler. Biz o zaman nerden bileceğiz neyin doğru neyin yanlış olduğunu? Mesela haberlerde bile şimdi neye inanacağız ney yalan bilmiyoruz. O zaman belkide hiç sorgulamadan her söylediklerine inancaz.
Dünya nerelere gidiyor? Biz nelerle uğraşıyoruz. Hiç bir tartışma programında konuşmazlar böyle şeyleri zaten. Ama magazın olsaydı mutlaka duyardık. Ne güzel böyle konularla ilgilenenlerde var.
Gerçekten sihir gibi aslında. Bu yöntemler tamamen reklamcıların eline geçerse o zaman yandık. İnsanları çok rahat kandıracaklar.